Editörden

Pandeminin zorlu gerçekliğiyle henüz yüzleşmediğimiz bir önceki sayının editör yazısının son cümlesi şöyleydi: “Nice yeni sayılarda ‘Çok şükür yaşıyoruz’ diyebilmek dileğiyle.” Bu sözün kıymetini şimdilerde daha iyi anlıyoruz. Pandemi, içinde bulunduğumuz son sürat seyir halini akamete uğrattı. Ölümlülüğümüzü bize sert bir şekilde hatırlattı. Bugünlerde ölüm artık başkasının ölümünü değil kendi ölümümüzü işaret ediyor, hem de hiç olmadığı kadar. Tıpkı, dostu Enkidu’yu kaybeden Gılgamış’ın deneyimlediği gibi. İşte bu yeni gerçeklik algısı içinde rüya, benlik ve bilinç üzerine düşünmeye, konuşmaya devam etmenin gerekli ve değerli olduğunu düşünüyoruz.

Dinlenen Ben’in 8. sayısının ilk sayfalarında Gılgamış Destanı’ndaki rüyaları Fenomenolojik Rüya Benliği Modeli (FRBM) ile yorumladığımız bir makale ile karşılaşacaksınız. Orijinali, Heidelberg Üniversitesi’nin hakemli bir dergisi olan International Journal of Dream Research’te yayımlanan bu yazıyı ve Türkçe tercümesini tüm heyecanımızla birlikte paylaşıyoruz. Bu makale ile FRBM’nin klinik ortamdaki “yaşayan” kişilerin yani danışanların rüyaları yanında binlerce yıl önce yaşayan/yaşadığı varsayılan kişilerin rüyalarını anlamak için de gerekli yeterliliğe sahip bir model olduğunu ortaya koymuş olduk. FRBM ve edebiyat arasındaki köprüyü inşa etmeye ileriki sayılarda da devam etmeyi planlıyoruz.

Rüyalar ve Terapi başlığı altında iki önemli yazıya daha yer veriyoruz. Ayşe Sümeyra “Pandemi Rüyalarında Geçmişin İzlerini Aramak” yazısında bu zorlu dönemin etkilerini rüyalar üzerinden geçmişle nasıl ilişkilendiğini anlatırken, Hayrettin Kara “Gülünç Bir Adamın Düşü” hikayesinde Dostoyevski’nin rüyalara yaklaşımını ve özellikle psikoterapi klinisyenleri için taşıdığı değeri açığa çıkararak şöyle diyor: “Dostoyevski’nin de söylediği gibi rüyaların bir yaşantı, bizim deyişimizle ‘rüya benliğinin bir yaşantısı’ olduğunu kavrayın. O zaman bu yaşantı sizi hızlı ve doğru biçimde danışanınızın öznel hakikatine götürür.” Bu sayıda ilk kez açtığımız “Fenomenoloji, Psikopatoloji ve Benlik” başlığı altında Hayrettin Kara ve Feyza Bağlan Eroğlu psikopatoloji ve psikozu fenomenolojik düzlemde tartışıyorlar.

Ardından gelen, “Psikopatolojide Benlik” başlıklı tercüme gibi Neslihan Arıcı Özcan’ın Somatik Deneyimleme’yi beden duyumları ve benlikle ilişkilendiren yazısı da ilgilileri için önem arz ediyor. Önceki sayılarda yer verdiğimiz William James tercümelerini bu sayıda Elif Emel Kurtuluş “Benlik Sevgisinde Sevilen Hangi Benliktir?” bölümüyle sürdürüyor. Mustafa Koşar “Masumiyetin Estetiği” yazısında özgün üslubuyla kendi olabilme/kalabilme etiğini tartışırken, Gökhan Özcan Asaf Halet Çelebi’nin üç farklı şiirini fenomenolojik/terapötik bir bakışla yorumluyor. Kitap tanıtım başlığında ise A. Sümeyra Aydoğdu, Prof. Dr. Mustafa Bilici’nin “Rüyaların Fizyolojisi ve Nörofizyolojisi” kitabını detaylı bir şekilde inceliyor.

Nasıl başladıysak öyle bitirelim. Aynı temenniyi yineleyelim: Nice yeni sayılarda “Çok şükür yaşıyoruz” diyebilmek dileğiyle.

Dinlenen Ben Ekibi Adına
Gökhan Özcan